Çoğu insan Hindistan'ı Bollywood'un, kriketin ve lezzetli mutfağın ülkesi olarak biliyor. Ancak 1,3 milyar nüfusa sahip Hindistan, dünya ilaç endüstrisinde oldukça baskın bir rol oynuyor. Şu anda, daha ucuz ancak markalı ilaçlara benzer ilaçlar olan jenerik ilaçların en büyük uluslararası sağlayıcısıdır. Ayrıca Hindistan ilaç sektörü, çeşitli aşılara yönelik küresel talebin %50'sinden fazlasını karşılamaktadır 

Hindistan’ın 1947 de bağımsızlığını ilan etmesinden sonra, Hindistan'ın Batılı ülkelerden daha ucuza ilaç üretebilmesi sürpriz değil ancak şu anda ilaç endüstrisine hakim olmalarının daha fazla nedeni var. Peki Hindistan bu konuma nasıl ulaştı? 

1970 yılında başbakan İndira Gandhi nin parlamentoyu ilaç patentlerini düzenleyen yasaları değiştirmeye çağırması, patent yasasının kabul edilmesine yol açtı ve bu da Hint ilaç endüstrisinin yeniden canlanmasını tetikledi. Patent yasasının iki hedefi vardı birincisi, ilaçlara düşük maliyetli erişimi garanti etmekti ikincisi ise yerli ilaç sanayi  gelişimini teşvik etmekti 

 Hindistan'daki çoğu insanın sağlık sigortası olmadığından ve maaşlar Batı dünyasına göre düşük olduğundan, halihazırda mevcut olan markalı ilaçları ithal etmek Hindistan nüfusu için çok pahalıydı. Bunun yerine jenerik ilaç olarak yerel olarak üretilmeleri gerekiyordu ve bu da patent yasası sayesinde mümkün oldu.

 Patent yasası yerli Hintli ilaç şirketlerinin mevcut ilaçları, tersine mühendislikle, ilacın yapımına yönelik sıralı adımları bulmasına ve küçük değişiklikler yapmasına imkan sağladı. Bunun kabaca anlamı şudur, diyelim ki üç bileşenden oluşan orjinal bir ilacımız var. Bileşenler

 A+(B ve D)Kombinasyonu+C  belli sıcaklık ve  basınçta birlikte işleme alınıyor. Tersine mühendislikle şirket ilacı A+B+(C ve D)nin kombinasyonunu  belli sıcaklık basınçta birlikte işleme alıyor. Bu yeni bir süreç gibi gözükse de B ve D'nin kombinasyonu yerine, C ve D'nin bir kombinasyonu eklenmiş oluyor.


Sonuçta aynı bileşenler ama farklı adımlar. İşte size yepyeni bir  patent, bu alanda uzman birinin söylediği gibi, araştırma ve geliştirme yok. Sadece tersine mühendislik patent ne diyorsa onu yeniden üretir ve optimize ederiz. Bu kulağa ucuz ve türevsel geliyor.


Hindistan ilaç pazarı yıldan yıla büyüdü. Ancak hızlı bir şekilde 2005 yılına gelindiğinde Hindistan, Dünya Ticaret Örgütü ile TRIPS adlı bir anlaşma imzaladı ve bu anlaşma fikri mülkiyetin korunmasını önemli ölçüde değiştirdi.

 Bu anlaşmanın imzalanmasının ardından Hindistan sahte ilaç üretimini durdurmak zorunda kaldı. Ancak karşılığında anlaşma yeni kapılar açtı.

 Hindistan, düşük maliyetli ilaç üretiminde hâlâ çok iyiydi ve İngilizce konusundaki yüksek yeterlilikleri, onları diğer ülkeler için iyi bir iş ortağı haline getiriyordu.

 Üretim maliyeti her zaman Hindistan'ın endüstriyel gücünün önde gelen kaynaklarından biri olmuştur; çünkü Hindistan'daki maliyetler ABD'dekinden %60, Avrupa'dakinden ise %50 daha ucuzdur. Batılı ve Hintli firmalar arasında çok güçlü bir ortaklığın oluşmasına yardımcı oldu.  Batılı ilaç şirketleri paketleme ve üretim faaliyetlerini giderek Hindistan'a yaptırmaya başladı. Hindistan artık neredeyse tüm ülkelerin ilaçlarını sağlıyor.

 Hint ilaç endüstrisi gittikçe büyüdü ve Batılı ilaç şirketleri Hindistan'da

Üretim tesisi açmaya başladı.

 

 

Hindistan'daki ilaç endüstrisi çok büyük ama aynı zamanda kırılgandır. Hindistan dünya çapında büyük bir ham madde tedarikçisi olmasına rağmen, içerik maddeleri açısından hâlâ Çin'e oldukça bağımlıdır. Hindistan, örneğin karantina, ticaret savaşı veya kıtlık gibi durumlarda Çin'den ithalat yapamıyorsa ciddi bir sorunla karşı karşıya demektir.

İlk etapta Hindistan kendi halkına hizmet etmek zorunda ancak bunun yanında, Hindistan'ın küresel jenerik ilaç talebini karşılayamaması durumunda, önde gelen jenerik ilaç tedarikçilerinden biri olarak nüfuzu ve gücü bundan etkilenebilir. 

Zorluklar olduğu zaman fırsatlar da her zaman vardır. Hindistan hükümeti Çin'e olan ham madde bağımlılığını azaltmaya yönelik bir planla geldi. Finansal teşviklerle ham madde tesislerine özel sanayi bölgelerini teşvik ederek, kendi kendilerine daha fazla yeterli hale gelmeyi istiyorlar. Bu aynı zamanda Hindistan'ın küresel ham madde pazarında Çin'e alternatif olmasını da sağlayor.

Bir diğer zorluk ise inovasyondur? Hintli şirketler kapsamlı Ar-Ge atılımlarıyla pek tanınmıyor. Ayrıca dijital inovasyona yatırım yapmaları gerekiyor. Küresel ilaç lideri olarak kalmak istiyorlarsa dijitalleşmeyi ciddiye almaları gerekiyor. Bir diğer husus da sürdürülebilirliğe odaklanmaları ve çevre kirliliğini azaltmaları.

Hindistan'ın bu zorlukların üstesinden gelebilir. Google, Microsoft ve IBM gibi büyük şirketlerin CEO'larının Hintli olmasının ve önümüze çıkan yetenekli yeni neslin olmasının bir nedeni var. Dolayısıyla Hindistan kartlarını akıllıca oynarsa gelecek onlar için parlak görünüyor.

Ancak Hindistan tek ilaç devi değil; İlaç endüstrisinde öne çıkan başka ülkeler de var. Nüfusu Hindistan'dan 160 kat daha küçük olan İsviçre'nin neden dünyanın önde gelen ilaç üreten ülkeleri arasında yer aldığını hiç merak ettiniz mi? Cevabınız evet ise önümüzdeki hafta yazımızı ve videomuzu kaçırmayın .